Arkadaşlar, içim dışıma çıkmış kendi hallerimize üzülürken Golden Globes kıyafet yorumları yapmiyim diyorum da, bir noktada da çok doldum, çok sinirlendim bunu da sizinle paylaşmam lazım.

Konumuz Ryan Gosling...Tamam bu şahsı çok seviyorum, La La Land'de ayrıca bayıldım. Hayvan gibi dans etti, piyano çaldı ve daha neler neler yaptı... Canım Ryan, o sevimsiz Emma Stone'un aşırı büyük oyunlarına bile ses etmeden, seti terketmeden efendice görevini ifşa etti. Ha burda duralım, ödülünü de aldı. Aldı da... Ben ödül konuşmasına takıldım. 

Bu şimdi gitmiş ödül konuşmasında Eva Mendes'e teşekkür etmiş. YA NE ALAKASI VAR?
Bak biz zaten senin özel hayatınla ilgili hiçbir ama HİÇBİR şey bilmek istemiyoruz çünkü senin özel hayatına çok sinirliyiz. 


Onu sen kapalı kapılar arkasında yaşa. 
Senin özel hayatını biz hiç anlamadık, çözemedik ve bu konuyla da hiç haşır neşir olmak istemiyoruz. Çünkü Eva'yı sevmiyoruz ve sana yakıştırmıyoruz ki bu konuyu daha önce de konuşmuştuk.

Neyse devam ediyorum, Ryan şimdi konuşmasında diyo ki, şey diyo, ben böyle işte böyle hayatımın en güzel anlarından birini yaşayıp şarkı söyleyip dans ederken Eva evde kaldı hamile haliyle çocuğumuza baktı, üstüne üstlük kardeşi çok ağır bir hastalık geçiriyodu ona baktı... Şimdi tabii ki de Eva çok güzel bişey yapmış. Bir sürü insana bakmış,kötü bir zaman geçirmiş, sonuna kadar haklı.

Haklı da bundan bana ne ya? Ben orda ödül alanları izliycem
sen niye beni bunaltıyosun oğlum?
Pardon o bahsettiğin çocuklar kendi kendine olmadı di mi?
Onları birlikte yaptınız salak.
 Şimdi neden sürpriz bişey gibi annelerinin onlara bakmasını övelim? 


Bu arada Eva o işlerle ilgilenmeseydi de PARDON ama çocuklara sen mi bakıcaktın da çekime mi gelemiycektin? Ya biz sizin kaç paralar kazandığınızı bilmiyo muyuz, Ryan?
Ha, şunu de, "Ben arsızlığımla film çekicem diye,hastalık, zor gün dinlemedim kendimi attım dışarlara coştukça coştum, Eva'yı hastanelerde yalnız bıraktım" de. 

Bunu diyebilirsin, çünkü yaptığın şey onu yalnız bırakmak ve bencil davranmak. Ama bu senin kötülüğün.

Ama bana zorla Eva Mendes'i kutsal bişey haline getirtmeye kalkma, sakın.Çok sinirlenirim, o ödülü kafanda kırarım.

Benim La La Land'i izleme sebebim de Golden Globes'u izleme sebebim de kafamı dağıtmak, anlıyor musun? 
Bir de senin özel hayatını içselleştirip ona mı üzüliyim?

Efendi gibi kaydırsaydın o zaman çekim zamanlamasını? Ya da ben yapamaycam diyip rol almasaydın filmde.

Sen hayvan gibi para kır, ününe ün kat, ödül kazan; bana da konuşma yap ki Eva Mendes'e üzüliyim yok ya!


Üzülmesi gereken biri varsa o sensin bebeğim.
Bold'umdan kork.











Eveeeet Met Gala'ya başlıyoruz... En baştan söyliyim ben artık hiçbir yerde daha fazla g*t görmek istemiyorum. Çok sıkıldım o kocaman popolardan. Lütfen. Yeter ya. Herkesi tek tek ifşa mı ediyim burdan şimdi? Bu bir de sadece bu şekilde kalmıyor. Bu bizim sokaklarımıza kadar sirayet ediyor. O yüksek belli, taşlanmış, taytımsı kot pantolonların içine moda oldu sıkıştırıveriyor kızlar o popişkoları.Neyse konumuza odaklanalım zira içerik yoğun.



Öncelikle Kim K ve Kanyeciğimle başlayalım. Kıyafetlerle ilgili bir yorumum yok. Sadece Kanye'nin gözlerine bakmanızı istiyorum. Arkadaşlar Husky köpeği gözü gibi lens takmış adam. Neden diye sorardım ama sormuyorum, hadi bakalım.

 

Bence Madonna artık bitsin. Bu konuyla ilgili fikirleriniz umrumda diil. Artık cidden bitsin. Zaten yıllardır ne yapmakta olduğunu da anlayamıyorum. Hiçbir şekilde yaptığı müziğe de saygı duymuyorum. Bu şekilde delirmesine de. Heh bu kadın ve bu görüntüyle ilgili saygı duyabileceğim tek şey, poposunun normal boyutta olması olabilir. Hepsi bu. Lütfen evine git ve biz yokken delir.




Kızlar. Kızlaaaar! Bu yukarıda görmekte olduğunuz kişi Robert Pattinson'la nişanlı. Ya sen kimsin? Hangi cüretle bu kıyafeti giyip dolanabiliyorsun? Allah affetsin zaten inanılmaz çirkinsin, nasıl bunları giyersin. Donun gözüküyo ayrıca.Hayır hani kafan çok çalışır, bir derinliğin bişeyin vardır diyicem ama o zaman da Robert'la ne işin olur diye sorarım kendime. Neyse zaten çok menem bişey olsan o berbat şarkıları söylemezdin.


Yani birbirlerine dokunurlarken bile tedirgin oluyorum. Hayır Kristen Stewart'tan bu kadar nefret eden biri olarak, şu an yeminle ona mesaj atmamak için kendimi zor tutuyorum. Yani şöyle bir görüntü olabilir mi? Bugün bununla çıkan iki gün sonra Willow Smith'le çıkar. (En azından babası zengin abi)

Şu an siz ikinizden Anna Wintour'un yanındaki kadından iğrendiği kadar iğreniyorum.



Lily Rose Melody Depp... İşte Vanessa Paradis ile Johhny Depp'in kırması. Ya sen kendini ne sanıyosun? Sanki anan baban zorla bayram ziyaretine getirmiş gibi havalar kime? Git evine zıbar sıkıysa. Seni tanıyan zaten 3 kişi var, gelmesen de olur yani böyle surat yapıcaksan. Umrumuzda diilsin.



Ben şimdi Sarah Jessica Parker'a da dil uzatmak istemem. Ama yani olucak iş var, olmayacak iş var.Ve bu hiç olmadı...Bakarken utanıyorum.



Bu kızlardan bir halt olamayacağı nerden belli.


Ulan paparazzileri bitirmişsiniz. Bi dönün arkanızı bakın.Sonra bana neden film teklifi gelmiyo. E gelmez yani daha poz vermeyi bilmiyorsunuz kızlar be. Ayıp.Sizi kaç sene daha genç oyuncu diye satabiliriz ki, kazık kadar oldunuz, öğrenin artık.



Senden de bıktım, feminizminden de, Hillary'nin den de. Ya sen kimsin de böyle gelebiliyosun Met Gala'ya?Ya ayakkabılarınız bile aynı bi de, dalga geçer gibi.O ayran budalası gibi ağzını kapayamayan erkek arkadaşının yanında daha bir normal duruyosun ama böyle normal insanların yanında kabul etmiyorum.Yallah sen de eve, ağlayarak abur cubur ye.



Bak rol arkadaşına. Hiç yakışmasa da bir iyi niyet göstermiş, gitmiş Chanel'den elbise almış. Belki kaç ayda ödiycek parasını ama yapmış yani.

Beğendiklerim de olmadı diil,Kate Bosworth, Bette Midler, Poppy Delevingne, Naomi Campbell bunlar beğendiklerim.Ama gecenin kral ve kraliçesi tabii ki de belli:Jared Leto ve Florence Welch.


Bir sonraki kötülükte buluşmak üzere.







Hu huuu! Helloooo!
Çok uzun zamandır ortada yoktum ve beni çok aşırı derecede özlediğinizi gelen 3 mailden anladım ve bu kadar yoğun baskıya dayanamayıp geri döndüm.
Daha önceleri de bu tarz dönemlerden geçmiştim, 
yani gündemin tatsızlığından sanki bir imana gelme ve iyileşme durumu... Yani nasıl desem böyle birine bir laf yazarken kendini hafif suçlu hissetme ve o tarz şeyler. Fakat takip edenlerin hatırlayacağı gibi bu zor günlerin üstesinden başarıyla gelmiştim.

Ancak bu sefer arkadaşlar olay biraz daha dramatik tattoo.
Yani o kadar pisliğin, nefretin içine batmış durumdayız ki,
böyle etraftan mutluluk arayan, pozitif ve yapıcı olmaya başlayan,
insanlara gülümsemeye çalışan, kötülükten korkan biri haline geldim.
Ve bunun üstesinden gelemiycem gibi bir hal var.
Tabloidlerde geziyorum, magazin gazetelerine bakıyorum,
tam içimde bir kötülük girecek derken
 birden tatlı, pembe bir kuş omzuma konup "Emin misin tatlım?" diyor.
Yani düşünsenize karşınızda öyle bir Yalçınkaya Holding var ki
Kylie Jenner'ın hiçbir estetik müdahalesine bile değinmedi.
Böyle Yalçınkaya Holding olmaz olsun, Allah kahretsin.
Ama o kadar da çok kahretmesin tabii. 


Sonuçta niyetim iyi, bi' şekilde kendimi aşırı zorlayarak da olsa
Emma Stone'un g*tünden konuşmaya çalışıyorum. Öncelikle, "Acaba, nerden almış?" diyorum. "Kuru götlü bir boru çiçeğiydi bu kız" diyorum. Ve fakat işin içinden çıkamıyorum. 

Bakın ben bu kızı oldum olası sevmedim. Onun o yalandan harbi, kalın sesli, erkek-kız havalarını da yutmadım. Zaten cidden öyle olsan, o g*tün sende işi ne? Kır kuru g*tünü otur. Velhasıl alışılmadık g*tte don da durmuyor.









Arkadaşlar kimse kusura bakmasın, 
ünlülerin dış görünüşleriyle de dalga geçemiyceksek 
bu fakirliğin hiçbir amacı yok. 
O  yüzden size her defasında hatırlatmaya çalıştığım üzere, 
lütfen ama LÜTFEN 
hiçbir suçluluk duymayın.
Zaten onlar aşırı derecede zengin, öyle düşünün.

Şimdi ben izninizle Kim Kardashian'ı topa tutacağım.
Bu çekim gerekli mi? Bu çekim estetik mi? Bu vücut güzel mi? 
Arkadaşlar ben bu cüsseyle 30M'ye binip otursam (ki tarzım değil)
on kere cıklarsınız, 
aşırı ayı olup yer kapladığımdan dolayı. 
Teyzeler itekler.

Şimdi aynı popolito, 
sırf ünlü diye neden anlayış gösterelim?
Üstelik ünlülüğün tek sıkıntısı rejim yapmak iken 
bu kadın onu da yapmıyor! 
Ula sen git bir greyfurt ye, 
git bir anoreksiya ol, 
ne bileyim git bir diyetisyenle çalış.

Benim burdaki yerli semi ünlüm bile, 
elindeki avucundakini sıka sıka tüm parasını 
Şeyda Coşkun'a yatırırken seninki olacak iş mi?

Bakın bu Kim öyle sinsi, 
öyle içten pazarlıklı, öyle işini bilir bir kadın ki, 
sırf rejim yapmamak için 
bütün ailesinin popolitosuna ekstra popo taktırdı!

Ya insan sırf kendimi yayıcam diye, 
rejim yapmıycam her şeyi götürücem diye
bütün ailesin kıçına 
ekstra popo taktırıp bunu moda haline getirir mi? 
Bütün sülalede poposunda ekstra popo takılmamış 
tek bir birey var o da Kendall kardeşim. 
Ki o da takmamak için zor tutuyo kendini 
ama meslek icabı taktırtmıyorlar heralde. 
Ailede tek meslek sahibi olanın 
o olduğunu düşünürsek de taktıramıycak sanırım.

İnsanın tek meşguliyetinin kendisi olup, 
kendisine de yayma felsefesi edinmesi 
bir yandan da çok büyük, çok cesaretli  bir durum.
Ha tabii bakın, 
size bilmediğiniz de bir şey söyliyim.
Bu Kim, 
hamburgerleri, börekleri gümletirken 
Kanye aşırı sinir yapıyomuş. 
''Yemiycen'' diye eline vuruyomuş.
Hatta buna bir ara eğitmen tutmuş. 
Eğitmen ''Ben yapamaycam'' diyince de, 
''Ben istedim mi ayak bileğinden bile incelteceksin yavrucum'' demiş. 
Çok ciddiyim, bilirsiniz yalanım olmaz.
Ama sonuç gördüğümüz üzere başarısız.

Hatta bir başka kaynağa göre, 
bu kız ikinci kez hamile kalmak istiyomuş ancak 
DAHA DA şişmanlamak istemiyomuş, 
bu halini zor toparlamış North Bebek'ten sonra. 
Zaten hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
Bu yüzden de ikisi döllerini 
Hindistan'da başkasının karnında döllettirticeklermiş. 

Şimdi fotoğraflara dönersek, 
ben bu fotoğraflarda bir bel inceliği de göremiyorum.
Ben burada sadece aşırı derecede irilik 
bir de esmerlik görüyorum.

Haydi hodri meydan, 
şu bel şişmanlığın da bir moda et de 
biz de biramızı kana kana içelim.











Evet dostlarım, Interstellar hakkında görüş bildiriyorum. 
Çoğunuzun da filmi aşırı beğendiğinin falan farkındayım. 
Ama zaten film milyon dolars kazandı, 
o yüzden filmi de sanki anamızın babamızın yazdığı film gibi savunmayalım. 
Hadi gelin, film hakkında azıcık kötü kötü konuşalım.

Bu arada aslında daha da kötü konuşurum da dua edin, 
sinemada yanıma Duman'dan Kaan Tangöze ve 
Kırmızı Pabuçlar adlı parçasıyla ünlenen sanatçımız Seçkin Piriler oturdu. 
Ve büttüün film boyunca konuştular. 
Dikkatimin bir kısmını da bu çiftimize verdim, 
yoksa filmle ilgili daha neler neler yumurtlardım da yapamadım.

Şimdiiiii, öncelikle filmi beğenmedim. 
Bunu da söylemekten utanmıyorum. 
Ya tabii ki de filmin efektleri falan harika, 
on numero buna söyleyecek bir şeyim yok. 
Ama efektleri, görüntüleri de bir zahmet güzel yapıcaklar zaten. 
Yapmak zorundalar hatta. 

Heee bu arada, 
filmdeki fizik hatalarını falan söylemiyorum, 
o nerd işlerine hiç girmiyorum. 
Onları bir google'layıverin, 
nerede nasıl mantık hataları var. 
Efendim o zaman kaymasında
insan öyle görünebilir mi falan filan, 
onları siz kendiniz inceliyiverin. 
Onları ayrıca tartışmayalım, yeri burası diil.

Benim derdim zaten hikayeyle ilgili.
Hikayenin saflığıyla ve klişeliğiyle ilgili.
İlk öncelikle, neden hep akıllı kız çocukları oluyo, 
onu hiç anlamadım.
 Evet, evet Murph'ten bahsediyorum. 
Neden hep küçük kızlar akıllı oluyo da, 
erkekler daha akılsız ya da ilgisiz oluyo. 
Ve durum böyleyken neden günün sonunda 
dünyayı kurtaran her zaman bir erkek oluyo? 

Cooper deli mi? 
O kadar başarılı da neden o tozun toprağın içinde hala çiftçilik yapıyo? 
O uzay ekibi, senelerce uzayda kaldı, Anne Hathaway'in saçları neden hiç uzamadı?
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?

Sonracığıma, o robotun hali nedir? 
Yerden yükselmeli klimaya benzemesini hadi geçelim, 
neden espri yapıyor? Ne gerek var? 
Orada koskoca atom mühendesi, 
dünyanın en akılı insanlar topluluğu espri yapmaktan acizken, 
neden bir robot espri yapıyor?

Ve neden sinemada herkes 
en küçük bir espri kırıntısına bile gülmek için kendini zorluyor? 
Seçkin Piriler'e demiyorum, o gülsün.
Hepimiz Interstellar'ın bir komedi filmi olmadığını biliyoruz. 
O yüzden kötü esprilere, 
kendimizi zorlayıp gülmemeliyiz. 
Ama hakkını da vermek gerek,
robotun mutlu olduğunda parende ata ata yürümesi,
 mutsuzken de adam adam yürümesi çok hoşuma gitti.

Hoşuma giden bir başka şey de 
Murph böyle filmin sonlarına doğru, 
eski odasına gidiyo ve 
hani kütüphaneden aldığı kitabı falan yere atıyo, 
yok eski eşyalarıyla saf saf bişeyler yapıyo ya... 
(Hani babası da aynı anda odaya şey ediyodu falan...)
 O sahneyi çok beğendim. 
Kız Murph, öyle şey olur mu? Sen okulların en güzelini bitirdin, 
NASA'larda çalışıyosun.
Öyle yalandan odaya gidip 
kitabı yere atarak evren mi değiştiricen aklınca, 
ne olur beni güldürme.

Bi de o babanın kıza işte "Ben dönücem ne pahasına olursa olsun" falan diyip, 
kızın da buna aşırı inanması... 
Ula bozuk bir kamyonet kullanan çiftçi baban, 
ertesi gün gelip sana 
"Ben uzaya çıkıp, dünyayı kurtarıp gelicem Murph" diyo. 
Ve sen bunu namus sözü gibi inanıp, buna dadanıp
yıllarca triplere girip girip duruyosun. Olucak iş diil. 

Daha aklımda neler neler var da 
bu kadar yeter Murph... 
Şimdi, biraz kütüphanedeki kitapları yere atıp, 
zaman kırılmasıyla geçmişe gitmeye çalışıcam. 
Sonra görüşürüz.